2 Aralık 2011 Cuma

İpek Hanım'ın Çiftliği ya da Pınar Kaftancıoğlu; Sizi Allah mı çıkardı karşıma?

Uzun bir süredir sağlıklı beslenmeye takmış durumdayım.
Ne kadar uzun derseniz; taa kızıma hamile olduğum zamandan beri. Yani şöyle böyle 11 senedir.


Hamileydim. Doktorumun bana ilk söylediği şey, bu bir hastalık değildir normal hayatına devam edeceksin; ikinci söylediği şey ise, artık karnındaki bebeği de düşünecek ve ona göre besleneceksin olmuştu. Ardından da bütün hazır gıdaları yasaklamıştı.


Annelerimizin usulu ile beslenmeye geri döndüm böylece. 
Hazır çorbaların yerini, tarhana, mercimek aldı, Et bulyonların yerini de evde kaynatılıp süzülmüş et suyu. Sonra sıra yoğurda, salçaya, zeytine geldi. Hepsi evde yapılır oldu.


Kızım büyüdükçe beslenme konusuna daha ciddiyetle eğilir, daha çok araştırır oldum. Çünkü aklıma daha fazla soru takılıyordu. Mesela yoğurdu evde yapıyorduk, iyi güzel de bakalım aldığımız süt yeterince sağlıklı mıydı? Kutu sütlerden yoğurt tutmuyordu. Demek ki içlerinde doğal olmayan bir şey vardı. Ya da salçayı yapıyorduk ama,domateslerdeki hormonlar, tarım ilaçları ne olacaktı?


Böylece organik gıdalarla tanıştım. Marketlerden bulabildiğim organik gıdaları satın almaya başladım. Ama yine bir sorun vardı. Kuru gıdanın organiğini bulmak kolaydı da, sebzenin organiğini bulmak pek kolay olmuyordu. Bir de güven meselesi vardı tabii. Malum burası Türkiye, işini uyduran herkes istediği sertifikayı alabilirdi. Kim kontrol edecekti ki? Organik üretim yapan, güvenilir, vicdanlı bir kaynak bulmak gerekiyordu.


Sonra birgün gazetede bir röportaj okudum. Ayşe Arman'ın İpek Hanım Çitfliği'nin sahibesi Pınar Kaftancıoğlu ile yaptığı bu röportajı neredeyse soluksuz okudum.  Ve bittiğinde EVREKA diye bağırmak istedim.


Birkere, yaşam öyküsüyle çarptı beni Pınar Kaftancıoğlu.  Karşımda, hayattan korkmayan, mücadeleden vazgeçmeyen ve çok ama çok çalışkan bir kadın vardı. Bütün bu özellikler güven ve hayranlık uyandırdı bende.


İpek Hanım'ın Çiftliği'nde eski usullerle, yerli tohumlarla , güvenle satın alıp tüketebileceğimiz gıdalar yetiştiriliyor. Dahası çiftliğin bulunduğu köydeki herkesi organize etmiş Pınar Hanım. Böylece gittikçe genişleyen bir kitlenin ihtiyaçlarına cevap verir hale gelmişler. Artık sebzeden meyeveye, kuru bakliyattan, süt ürünlerine, un ve un ürünlerine, hatta sabuna varıncaya değin çok geniş bir ürün yelpazeleri var. Üretebildiklerini kendileri üretiyorlar, üretemediklerini de, kendi kontrolleri altında başka çiftliklerd hatta başka şehirlerde ürettiriyorlar.


İpek Hanım çiftliğinden sipariş vermek çok kolay. Önce www.ipekhanim.com adresine bir tıklıyorsunuz, sonra oradan Pınar Hanım'a bir mail gönderiyorsunuz. Pınar Hanım da sizi mail listesine alıyor. Bundan sonra her cumartesi size o hafta satışta olan ürünlerin bir listesi geliyor. O listeden seçim yapıp sipariş veriyorsunuz. Bir kaç gün içinde koliniz  kapınızda. Ödemeyi de ister siparişi geçer geçmez, isterseniz koliniz elinize ulaştıktan sonra yapın. Size kalmış.


Ben ilk siparişimi geçen hafta verdim.Gelen herşey inanılmazdı. çok güzeldi. Bu hafta ikinci siparişi geçtik. yarın elimizde olacak. Bu sefer, peynir, köy ekmeği gibi şeyler de söyledim. Heyecanla bekliyorum. Bakalım nasıl olacaklar.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder